SANAT PSİKOTERAPİSİYLE TANIŞIN




Günümüzde psikologlar tarafından pek çok psikoterapi yöntemi kullanılmaktadır. Psikoterapi yöntemlerini sözel ve sözel olmayan şekilde ikiye ayırmak mümkündür. Sanat psikoterapisi, sözel olmayan terapiler arasındadır ve oldukça etkili terapi çeşitlerinden biridir.

Sanat psikoterapisi psikolojik sorunları olan çocuklarda çeşitli şekillerde uygulanabilir. Uygulama sürecinde seansların içeriği sanat psikoterapisi alanında eğitimli psikologlar tarafından belirlenir. Alanda uzman psikologlar sanat psikoterapisini bilişsel davranışçı terapi veya psikanalitik terapi yöntemleri ile kombine edebilirler.

Yapılan yeni araştırmalar, dışavurumcu-yaratıcı süreçlerin çocuk psikolojisi üzerinde yarattığı olumlu etkiyi destekler niteliktedir. Her geçen gün, hem bilimsel araştırmaların hem de klinik uygulamaların getirdiği olumlu sonuçlar ile çocuk sanat psikoterapisi psikologlar tarafından daha da tercih edilir olmaktadır.

 Sanat psikoterapisi uygulamaları çocuklar üzerinde niçin bu kadar işlevseldir?

Klasik sözel terapilerin çocuklara uygulanması çeşitli kısıtları beraberinde getirir. Bu tür terapi yöntemlerinin genel hatlarına bakıldığında, psikoloğun çocukla karşılıklı oturup  yaklaşık 45-50 dakika boyunca konuşması  gerekir. Çocuğun da bu uzun süreçte sabırlı bir şekilde durup kendisini anlatması ve duygularını paylaşması beklenir. Görüldüğü gibi, bu yol son derece çetrefillidir ve çocuk ile psikolog arasındaki iletişimi de ketlemektedir. Bunun birçok nedeni vardır. Öncelikle çocukların bilişsel faaliyetleri ve sözcük dağarcıkları yetişkinler kadar gelişmemiştir. Doğal olarak bu durum, yaşadıkları zorlu deneyimlerini psikolog ile paylaşma çabalarında çocukları yetersiz bırakır. Kendilerini tam anlamıyla ifade edemezler. Diğer bir neden, çocukların seans  boyunca dikkatlerini psikoloğa yöneltip koltukta oturmalarının güç oluşudur. Özellikle hiperaktivite, dürtü kontrol bozukluğu gibi problemlerle gelen çocuklarda bu imkansız hale gelmektedir. Benzer şekilde çeşitli travmalara maruz kalmış çocuklar duygularını sözel olarak açıklamakta kendilerini güvensiz hissedebilirler.

Çocuklarla yürütülen terapiden maksimum fayda sağlayabilmek adına oyun terapisi ve sanat terapisi gibi sözel olmayan yollarla  çocukların kendilerini daha rahat ifade edebilecekleri psikoterapi yöntemleri geliştirilmiştir. Sanat psikoterapisinde bu tür güçlüklerin yaşanması oldukça nadirdir. Sözel terapilerdeki sınırlılıklar sanat terapisi için geçerli değildir. Sanat terapisinde çocukların bir yetişkin gibi psikoloğa sorunlarından bahsetmeleri ve uzun uzun konuşup anlatmaları gerekmez. Kendilerini onlara terapi esnasında sunulan sanat materyalleri yoluyla anlatmaları yeterlidir. Sanat terapisi ile çocukların yetersizlikleri ve güvensizlikleri minimum seviyeye düşürülerek terapiye devamlılıkları ve aktif katılımları sağlanır.


Sanat psikoterapisi çocukların sözel olarak anlatamadıklarını sanat etkinlikleri yoluyla dışa yansıtmalarına olanak tanır. Çocuklar iç dünyalarını sanat çalışmalarına aktarırlar. Yaptıkları çalışmalar hem kendi içlerinde hem de toplu olarak anlam taşırlar. Yani seans esnasında çizilen her bir resimin kendine özgü anlamı, hikayesi olduğu gibi birkaç seans sonucu tüm resimler birleştirildiğinde bundan da bütünsel bir anlam çıkarılabilir.

Sanat terapisinde yapılan etkinlik sadece resim olmak zorunda değildir. Çocuklar boyalar, oyun hamurları, baskılar, şablonlar, renkli kartonlar ve kil gibi çok çeşitli sanat malzemeleri kullanmakta özgürdürler. Seanslarda üretilen resimler, heykeller vb. çalışmalar çocuk ile terapist arasında alternatif bir iletişim kanalı oluşturur. Terapistin, çocuğu daha iyi anlamasını ve ona yardım etmesini kolaylaştırır. Tabi ki bu karşılıklı anlayış ve paylaşım süreci hemen gerçekleşmez. Terapistin çocuğu tanıması ve onunla güvenli bir ilişki kurması zaman alır. Çocuğun çalışmalarını doğru bir biçimde analiz etmesi oldukça büyük bir çaba gerektirir.

Sanat terapisi ve bilinçaltı üzerine…
Psikoloji denilince akla gelen ilk isim olan, psikoloji biliminin öncüsü ve psikodinamik  yaklaşımın kurucusu olan Sigmund Freud bilinci çeşitli katmanlara ayırmıştır. Bunları kısaca şu şekilde açıklanabilir:
 .
Ön Bilinç: İçinde bulunduğumuz anda farkında olmadığımız ancak bitince bilince   gönderebileceğimiz anıları kapsar.
Bilinç: Farkında olduğumuz tüm duygularımızı, düşüncelerimizi ve algılarımızı kapsar
Bilinçaltı: Bilincinde olmadığımız istekler, korkular, deneyimler ile kabul edemediğimiz duyguları ve dürtüleri kapsar.

Freud’a göre psikolojik problemlerin kaynağı bilinçaltıdır. Aslında, bilinçaltının içeriği bilinç düzeyine getirildiğinde kişiyi olumsuz yönde etkileyen ve rahatsızlık veren yaşantılardan oluşur. Kişinin psikolojik iyilik hali, ancak bilinçaltında var olan bastırılmış düşünceleri bilinç düzeyine çıkarabilmesi ve onlarla yüzleşerek baş etmesi yoluyla sağlanabilir. Bilindiği gibi, çocukların da bazı düşünceleri, duyguları ve güdüleri bilinç düzeyinde değildir ve  bunları sözel olarak açık bir biçimde ifade edemezler. Sanat terapisinin en önemli etkilerinden biri de tam bu noktada ortaya çıkar.


Çocuklar, yaşadıkları travmalar sonucu hissettikleri ile mücadele etmede zorluk çekerler. Bu nedenle bu negatif hislerini bilinçaltına yönlendirirler. O an için durumu çözmüş gibi görünseler de bilinçaltı süreçler daha sonra yaşamın herhangi bir alanında başka sorunlar olarak tekrar su yüzüne çıkarlar. Sanat terapisi ile çocuklar ürettikleri sanat çalışmaları üzerinden bilinçaltına yerleşmiş rahatsız edici düşüncelerini dışa yansıtırlar. Psikoloğun yardımı ile bunlarla zaman içinde yüzleşir ve kendilerine uygun olan baş etme becerileri geliştirirler. 


Yorumlar