DİLLER ARASI FARKLILIKLARIN DÜŞÜNME SÜRECİMİZE ETKİSİ


 

“Kelimelerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamazsınız.” Konfüçyüs


Geçmişten günümüze, dilbilimciler dil ve düşünme ile ilgili sayısız araştırmalar yapmış ve teoriler üretmişlerdir. Farklı dilleri konuşan insanlar gerçekten farklı mı düşünürler? Kullandığımız dil dünya görüşümüzü etkiler mi?

1950’li yılların başında dilbilimci ve kimyacı Benjamin Lee Whorf, mentoru Edward Sapir ile oldukça ses getiren bir hipotez ortaya atarlar. Whorf ve Sapir’e göre diller arasında bulunan farklılıklar, kişilerin düşüme ve algılama süreçlerinde de farklılıklar yaratır. İnsanın düşünceleri yerel dillerinin etkisi altında gelişir. Farklı bölgelere ait dillerin kelime hazneleri toplumsal kültüre bağlı olarak biçimlenir. Bir ülkede insanların en çok ilgilendikleri alanlar, yaşanılan olaylar, çevrede bulunan objeler, iklim gibi değişkenler kullanılan dil üzerinde azımsanamayacak kadar büyük bir öneme sahiptir. Örneğin, bir kişinin yerel diline göre belirli bir düşünce yapısı oluşur. Bu nedenle anadili farklı olan biri tarafından tüm düşüncelerinin algılanması imkansız hale gelir.

Whorf zamanla bu hipotezini biraz daha geliştirerek “dilsel görecelik kuramı”nı oluşturmuştur. Dilsel görecelik kuramına göre, kişinin dünya görüşü onun kullandığı gramer yapısını ve kelimeleri de etkiler. Sapir ve Whorf çalışmalarını Hint ve Eskimo dillerinin temellerine dayandırırlar. Örneğin, Eskimo’ların “kar” kelimesi için 32 farklı kelime kullandıkları bilinmektedir. Bunun sebebi de karın onlar için hayati önem taşımasıdır. Çünkü günlük yaşamlarını farklı kar türlerine, karın yağış zamanlarına göre belirlerler.

Kurama göre faklı dilleri konuşan kişiler dünyayı da konuştukları dilin sınırları içerisinde algılarlar. Yani düşünce aslında onu aktarmak için faydalanılan dilin ortaya çıkardığı bir üründür. Daha geniş kapsamlı olarak düşünüldüğünde ise, kuramın söylemeye çalıştığı şey kültürlerin kendilerine has kelimeler ürettiği ve bu nedenle de bir kültüre ait olan kişilerin o kültürün değer yargılarına uygun kelimeler kullandıkları ve düşüncelerinin de bu yönde geliştiğidir.

Whorf kuramı temel alınarak aynı dili konuşan insanlar ile ilgili de çeşitli kanılara varılabilir. Örneğin, botanik bilimi ile ilgili eğitim almış biri serada yürürken değişik çiçek çeşitlerini, çiçeklerin farklı kısımlarını ve işlevlerini tanımlayıp bu yönde bir algı geliştirebilir. Ancak bir diş hekimi için durum aynı olmaz. Buradan yola çıkarak, kişilerin sahip oldukları kelime hazineleri ile dili kullanma kabiliyetleri kapsamında düşündükleri çıkarımında bulunulabilir.

Kaynakça
·         Plotnik, R. (2009). Psikolojiye Giriş (T. Geniş, Çev) İstanbul: Kaknüs.
·       Kurudayıoğlu, M. (2011). Türkçe Öğretmeni Adaylarının Sözlü Anlatımlarının Düşünceyi Geliştirme Teknikleri Açısından İncelenmesi, TÜBAR-XXIX.


Yorumlar