DERS ÇALIŞMA SAVAŞLARINA SON VERİN !





Yeni okul döneminin yaklaşması ile beraber pek çok ebeveyn çocuğunun ders çalışma düzeni ile ilgili endişeye kapılmaktadır. Acaba bu yıl okul başarısı nasıl olacak? Yine ödev yaptırmak için zorlu mücadeleler verecek miyim? İçinden gelerek ders çalışmasını sağlamak için ne yapmalıyım?

Çocuklarına ders çalışma alışkanlığı kazandırmak, ebeveynlerin zorluk yaşadığı konulardan biridir. Genellikle ebeveynler, çocuklarının ders çalışmamasından, ödevlerini gününde tamamlamamasından yakınırlar.  Böyle durumlar için yapılması gereken en önemli şeylerden biri; çocuğun organik bir problemininn olup olmadığının incelenmesidir.  Daha sonra çeşitli psikolojik testler aracılığıyla çocuğun gelişiminin ölçülmesi, bilişsel düzeyinin ve yetenek alanlarının değerlendirilmesi gerekir.  Yapılan psikolojik değerlendirmelerin sonucunda gerekli görüldüğü takdirde profesyonel yardım alınması ve terapiye başlatılması önem taşımaktadır.

İyi bir akademik başarının sağlanabilmesi, çocuğun ders çalışma alışkanlığı kazanmış olması ile yakından ilgilidir. Bu noktada, ebeveynlerin sergilediği tutum ve davranışlar çocuk üzerinde epey etkili olmaktadır. Bilinçli ebeveynler olarak, çocuğun “içinden gelerek ders çalışmasını” ve bunu bir alışkanlık haline getirerek düzenli bir şekilde tekrarlamasını sağlamak için izlenmesi gereken çeşitli yöntemler vardır.

Zaman çizelgesi belirleyin: Bir zaman çizelgesi belirlemek, çocuğunuzun ödev yapma ve ders çalışma konusunda istikrarı sağlaması için gereklidir. Her çocuğun algılama ve öğrenme kapasitesinin en yüksek olduğu ve doğal olarak çalışmaktan en çok verim alacağı zaman dilimi birbirinden farklıdır. Örneğin; bazı çocuklar sabah erken saatlerde daha etkili çalışırlar. Bazıları ise, en sevdikleri çizgi filmden bir bölüm izledikten sonra motive olur ve ödevlerini daha kolay tamamlarlar. Burada önemli olan, çocuğun severek çalışabileceği zaman aralığını iyi yakalamak ve ona göre haftalık bir çizelge oluşturmaktır.

Görevleri sıralayın: Bazı çocuklar ilk hangi ödevi yapacakları veya çalışmaya hangi dersten başlamaları gerektiği konusunda kararsız kalabilirler. Bu kararsızlıkları da bazen dakikalar hatta saatler alabilir. Ebeveyn olarak çocuğunuz için bir sıralama belirlerseniz, bu durumun yaşanmasını önlemiş olursunuz.

Çalışma alanı oluşturun: Çocuğunuzun verimli ders çalışabilmesi için çalışma alanının bol ışık alması, yeterince sessiz bir ortam olması ve  ihtiyacı olan materyalleri içinde barındırması gerekir. Eğer tüm bu koşullar sağlanabiliyorsa ayrı ve özel bir çalışma odasının oluşturulması bir zorunluluk değildir, oturma odasındaki veya mutfaktaki masa da kullanılabilir.
Çalışma alanında dikkat dağıtıcı nesneler ortadan kaldırılmalıdır. Televizyon ve tablet gibi teknolojik aletler kapatılmalıdır. Hafif bir enstrümantal müzik eşliğinde ders çalışmak çocuk için faydalı olabilir ancak sözlü, yüksek sesli vb. müzikler açılmamalıdır. Çocuğunuza bu teknolojik aletlerinizi kapattığınızı çünkü şimdi ders çalışma vakti olduğunu, ancak bu vakit dolduktan sonra bunlarla rahat bir şekilde ilgilenebileceğini söyleyebilirsiniz.

“ Davranışlar sözlerden daha yüksek sesle konuşur.”  

Davranışlarınızla eğitime önem verdiğinizi belirtin: Bandura’nın sosyal öğrenme kuramına göre, çocuklar model alarak öğrenirler. Yetişkinlerde gördükleri davranışları taklit ederken aynı zamanda nörolojik mekanizmalar yoluyla zihinlerine işlerler. Eğer siz ebeveyn olarak kitap okuyor, yazı yazıyorsanız onun da sizin gibi davranması ve daha motive bir şekilde ders çalışması olasıdır.

Bunun yanında, eğitsel oyunlar, kütüphane gezileri, müze veya hayvanat bahçesi turları gibi öğrenmeyi pekiştiren aktiviteleri destekleyin. Zaman zaman çocuğunuz ile birlikte kütüphane gezisi yapın ve ihtiyacı olan kitapları bulması için ona yardımcı olun. Bunlardan birkaç tanesinin sadece eğlenceli öyküler vb. gibi renkli ilgi çekici kitaplar olmasına özen gösterin. Evde birlikte kitap okuyun. Aile sohbetlerinizde okulda yaptığı eğitsel aktiviteler, derslerde öğrendikleri ile ilgili konular açın. Örneğin, çocuğunuzdan okulda yazdığı bir öyküyü, şiiri size okumasını isteyebilirsiniz.

 Ödev yaparken çocuğunuzun başında beklemeyin: Bu genellikle çoğu ebeveyn için büyük bir sorundur. Ebeveynler bu yolla hem kendilerini sinirlendirebilir hem de “öğrenilmiş çaresizlik” durumu oluşturabilirler. Pek çok ebeveyn, başında oturmadıkça çocuğunun ders çalışmadığından yakınır. Aslında çoğu çocuk ders çalışamadığı için değil, ders çalışmayı seçmediği için çalışmaz. Zaten tüm gün çalışmaktan yorulmuş olan ebeveyn, çocuğun yaptığı küçük bir yanlışta sinirlenebilir ve tahammül sınırını zorlayabilir. Çocuk ise ebeveyni onu izlediği için performans anksiyetesi geliştirebilir. Çocuk, “ya annem/babam beni izlerken yapamazsam, ya kızarsa, ya yanlış bir şey yaparsam ve onu hayal kırıklığına uğratırsam…” gibi endişelerin etkisi ile normalden daha düşük bir performans gösterebilir. Çocuk yanlış yaptıkça ebeveyn sinirlenebilir ve ebeveyn sinirlendikçe çocuk da endişe ile birlikte yanlış yapmayı sürdürür. Kısır döngü bu şekilde devam eder.

Sonuç olarak çocuğunuz ödevini yaparken 3 saat boyunca başında beklemek yanlış bir tutumdur, sadece sorunlara yol açar. Onun ödev yapmasını destekleyebilirsiniz, bir ders çalışma programı hazırlayabilirsiniz ve bugün okulda neler yaptığını, ödev olarak eve neleri getirdiğini sorabilirsiniz ancak ödevini tamamlama sorumluluğunu ona vermeli ve ders çalışma bilinci kazandırmalısınız. Eğer uzun zamandır böyle bir ders çalışma/ödev yapma düzeniniz varsa bunu birden kesmek de pek sağlıklı olmayacaktır. Onun yerine her gün masada biraz daha az süre oturarak, yavaş yavaş çocuğun tam yanına değil de masanın ucuna oturarak onu duyarsızlaştırmalı ve kendi ödevini kendisinin yapabileceği cesaretini vermelisiniz.

Saatlerce ödev yapmasına izin vermeyin: Bazen ebeveynler, çocuklarının ödevlerini bitirmesi için saatlerce ödev yaptırırlar. Çocuğun istikrarlı olması, performansının yüksek olması ve ödev sorumluluğu bilincinin gelişmiş olması elbette istendik durumlardır. Ancak çocuk ödevini makul bir süre içinde tamamlayamadıysa, bunun çeşitli sebepleri olabilir. Öğretmeni ile görüşmeli ve okulda verilen ödevlerin ve zorluk düzeylerinin çocuğun yaşı ile uygun olup olmadığını araştırmalısınız.

Çocuğunuza verdiğiniz mesajların farkına varın: Bazı ebeveynler, çocukları ile ödev yaparken asla çocuklarına kızmadıklarını söylerler. Ancak bilindiği gibi, iletişim sözel olarak ifade edilen cümlelerden daha fazlasını içeren bir süreçtir. Bireyler, özellikle olumsuz mesajları sözel olmayan bir biçimde ifade etme eğilimi gösterirler. Beden dili, jest ve mimikler yoluyla çocuğunuza kızdığınızı söylemeden bunu ona iletirsiniz. Beden diline karşı hassas olan çocuklar da bu tür mesajları alırlar ve ödev-ebeveyn ilişkilerine gerginlik olarak eklerler. Ebeveynlerinden onlaylayıcı tutum göremeyen çocuk, bir süre sonra ebeveyninin onu yeterince sevmediği algısını da geliştirebilir. Doğal olarak, bunun da ders çalışma alışkanlığı kazandırma veya okul başarısını arttırmaya hiçbir katkısı olmayacaktır.

Çocuğunuzun Ödevlerini Yapmaktan Kaçının: Bazı ebeveynler, çocuklarının tüm ödevlerini kendileri yaparlar. Burada, her ne kadar amaçları çocuklarının ödevlerini bitirmesini sağlamak ve yardım etmek olsa da aslında doğru bir tutum sergilememektedirler. İlk olarak, ebeveyn, çocuğun ödevini tamamladığında çocuk kendisini yetersiz hissedebilir. Bunun yanında, ödevlerini asla anne-babaları kadar iyi yapamayacaklarını düşünüp büyük bir motivasyon kaybı yaşayabilirler. Aynı zamanda bu durum çocuğun ebeveynine bağımlılığını arttırarak öz-güven kaybı yaşamasına sebep olabilir.

 Yaptığı Doğrulara Odaklanın: Çocuğunuz size kontrol etmeniz için bir çalışmasını getirdiğinde ilk olarak onun doğrularına odaklanın. Problemleri ne kadar iyi çözdüğünü, sözcükleri ne kadar iyi yazdığını vb. söyleyin. Yanlış yaptığı şeyler için de; “ Eminim bununla ilgili konuyu dönüp bir kez daha okusan ve soruyu tekrar kontrol etsen farklı bir şekilde cevaplayabilirsin” diyebilirsiniz. Bu şekilde çocuk konuya tekrar çalışırken veya yanlış yaptığı soruyu bir kez daha çözmeye uğraşırken yetersizlik ve suçluluk hissetmeyecektir.  Eğer en başta yanlış olanları kontrol edip üzerine  -, 0 gibi işaretler koyar ve sinirlenirseniz çocuğunuz çalışmaya geri döndüğünde yanlışları düzeltme ve çalışma isteği duymaktan çok ebeveyninin onayını alamadığı için üzgün hissedebilir.
Çocuğunuz ödev yaparken, onun yanında beklememeniz gerektiği gibi onu kontrol etmek için de arayı fazla uzatmamalısınız. Örneğin; çözmesi gereken 50 soru varsa, 25.yi bitirdiğinde yanına gidip kontrol edebilirsiniz. Çocuk hem bu şekilde küçük bir ara vermiş olur hem de sizin doğrulara odaklanarak kontrol etme tutumunuz sayesinde derse devam etmek için gerekli olan motivasyonu toplar. 

Yorumlar