Yeni okul döneminin yaklaşması ile
beraber pek çok ebeveyn çocuğunun ders çalışma düzeni ile ilgili endişeye
kapılmaktadır. Acaba bu yıl okul başarısı nasıl olacak? Yine ödev yaptırmak
için zorlu mücadeleler verecek miyim? İçinden gelerek ders çalışmasını sağlamak
için ne yapmalıyım?
Çocuklarına ders çalışma
alışkanlığı kazandırmak, ebeveynlerin zorluk yaşadığı konulardan biridir. Genellikle
ebeveynler, çocuklarının ders çalışmamasından, ödevlerini gününde
tamamlamamasından yakınırlar. Böyle
durumlar için yapılması gereken en önemli şeylerden biri; çocuğun organik bir
problemininn olup olmadığının incelenmesidir.
Daha sonra çeşitli psikolojik testler aracılığıyla çocuğun gelişiminin
ölçülmesi, bilişsel düzeyinin ve yetenek alanlarının değerlendirilmesi
gerekir. Yapılan psikolojik
değerlendirmelerin sonucunda gerekli görüldüğü takdirde profesyonel yardım
alınması ve terapiye başlatılması önem taşımaktadır.
İyi bir akademik başarının
sağlanabilmesi, çocuğun ders çalışma alışkanlığı kazanmış olması ile yakından
ilgilidir. Bu noktada, ebeveynlerin sergilediği tutum ve davranışlar çocuk üzerinde
epey etkili olmaktadır. Bilinçli ebeveynler olarak, çocuğun “içinden gelerek
ders çalışmasını” ve bunu bir alışkanlık haline getirerek düzenli bir şekilde
tekrarlamasını sağlamak için izlenmesi gereken çeşitli yöntemler vardır.
Zaman
çizelgesi belirleyin: Bir
zaman çizelgesi belirlemek, çocuğunuzun ödev yapma ve ders çalışma konusunda
istikrarı sağlaması için gereklidir. Her çocuğun algılama ve öğrenme
kapasitesinin en yüksek olduğu ve doğal olarak çalışmaktan en çok verim alacağı
zaman dilimi birbirinden farklıdır. Örneğin; bazı çocuklar sabah erken
saatlerde daha etkili çalışırlar. Bazıları ise, en sevdikleri çizgi filmden bir
bölüm izledikten sonra motive olur ve ödevlerini daha kolay tamamlarlar. Burada
önemli olan, çocuğun severek çalışabileceği zaman aralığını iyi yakalamak ve
ona göre haftalık bir çizelge oluşturmaktır.
Görevleri
sıralayın: Bazı
çocuklar ilk hangi ödevi yapacakları veya çalışmaya hangi dersten başlamaları
gerektiği konusunda kararsız kalabilirler. Bu kararsızlıkları da bazen
dakikalar hatta saatler alabilir. Ebeveyn olarak çocuğunuz için bir sıralama
belirlerseniz, bu durumun yaşanmasını önlemiş olursunuz.
Çalışma
alanı oluşturun: Çocuğunuzun
verimli ders çalışabilmesi için çalışma alanının bol ışık alması, yeterince
sessiz bir ortam olması ve ihtiyacı olan
materyalleri içinde barındırması gerekir. Eğer tüm bu koşullar sağlanabiliyorsa
ayrı ve özel bir çalışma odasının oluşturulması bir zorunluluk değildir, oturma
odasındaki veya mutfaktaki masa da kullanılabilir.
Çalışma alanında dikkat dağıtıcı nesneler
ortadan kaldırılmalıdır. Televizyon ve tablet gibi teknolojik aletler
kapatılmalıdır. Hafif bir enstrümantal müzik eşliğinde ders çalışmak çocuk için
faydalı olabilir ancak sözlü, yüksek sesli vb. müzikler açılmamalıdır.
Çocuğunuza bu teknolojik aletlerinizi kapattığınızı çünkü şimdi ders çalışma
vakti olduğunu, ancak bu vakit dolduktan sonra bunlarla rahat bir şekilde
ilgilenebileceğini söyleyebilirsiniz.
“
Davranışlar sözlerden daha yüksek sesle konuşur.”
Davranışlarınızla
eğitime önem verdiğinizi belirtin: Bandura’nın
sosyal öğrenme kuramına göre, çocuklar model alarak öğrenirler. Yetişkinlerde
gördükleri davranışları taklit ederken aynı zamanda nörolojik mekanizmalar
yoluyla zihinlerine işlerler. Eğer siz ebeveyn olarak kitap okuyor, yazı
yazıyorsanız onun da sizin gibi davranması ve daha motive bir şekilde ders
çalışması olasıdır.
Bunun yanında, eğitsel oyunlar,
kütüphane gezileri, müze veya hayvanat bahçesi turları gibi öğrenmeyi
pekiştiren aktiviteleri destekleyin. Zaman zaman çocuğunuz ile birlikte
kütüphane gezisi yapın ve ihtiyacı olan kitapları bulması için ona yardımcı
olun. Bunlardan birkaç tanesinin sadece eğlenceli öyküler vb. gibi renkli ilgi
çekici kitaplar olmasına özen gösterin. Evde birlikte kitap okuyun. Aile
sohbetlerinizde okulda yaptığı eğitsel aktiviteler, derslerde öğrendikleri ile
ilgili konular açın. Örneğin, çocuğunuzdan okulda yazdığı bir öyküyü, şiiri
size okumasını isteyebilirsiniz.
Ödev yaparken çocuğunuzun başında beklemeyin: Bu genellikle çoğu ebeveyn için
büyük bir sorundur. Ebeveynler bu yolla hem kendilerini sinirlendirebilir hem
de “öğrenilmiş çaresizlik” durumu oluşturabilirler. Pek çok ebeveyn, başında
oturmadıkça çocuğunun ders çalışmadığından yakınır. Aslında çoğu çocuk ders
çalışamadığı için değil, ders çalışmayı seçmediği için çalışmaz. Zaten tüm gün
çalışmaktan yorulmuş olan ebeveyn, çocuğun yaptığı küçük bir yanlışta
sinirlenebilir ve tahammül sınırını zorlayabilir. Çocuk ise ebeveyni onu
izlediği için performans anksiyetesi geliştirebilir. Çocuk, “ya annem/babam
beni izlerken yapamazsam, ya kızarsa, ya yanlış bir şey yaparsam ve onu hayal
kırıklığına uğratırsam…” gibi endişelerin etkisi ile normalden daha düşük bir
performans gösterebilir. Çocuk yanlış yaptıkça ebeveyn sinirlenebilir ve
ebeveyn sinirlendikçe çocuk da endişe ile birlikte yanlış yapmayı sürdürür.
Kısır döngü bu şekilde devam eder.
Sonuç olarak çocuğunuz ödevini
yaparken 3 saat boyunca başında beklemek yanlış bir tutumdur, sadece sorunlara
yol açar. Onun ödev yapmasını destekleyebilirsiniz, bir ders çalışma programı
hazırlayabilirsiniz ve bugün okulda neler yaptığını, ödev olarak eve neleri
getirdiğini sorabilirsiniz ancak ödevini tamamlama sorumluluğunu ona vermeli ve
ders çalışma bilinci kazandırmalısınız. Eğer uzun zamandır böyle bir ders
çalışma/ödev yapma düzeniniz varsa bunu birden kesmek de pek sağlıklı
olmayacaktır. Onun yerine her gün masada biraz daha az süre oturarak, yavaş
yavaş çocuğun tam yanına değil de masanın ucuna oturarak onu duyarsızlaştırmalı
ve kendi ödevini kendisinin yapabileceği cesaretini vermelisiniz.
Saatlerce
ödev yapmasına izin vermeyin: Bazen
ebeveynler, çocuklarının ödevlerini bitirmesi için saatlerce ödev yaptırırlar. Çocuğun
istikrarlı olması, performansının yüksek olması ve ödev sorumluluğu bilincinin
gelişmiş olması elbette istendik durumlardır. Ancak çocuk ödevini makul bir
süre içinde tamamlayamadıysa, bunun çeşitli sebepleri olabilir. Öğretmeni ile
görüşmeli ve okulda verilen ödevlerin ve zorluk düzeylerinin çocuğun yaşı ile
uygun olup olmadığını araştırmalısınız.
Çocuğunuza
verdiğiniz mesajların farkına varın: Bazı
ebeveynler, çocukları ile ödev yaparken asla çocuklarına kızmadıklarını
söylerler. Ancak bilindiği gibi, iletişim sözel olarak ifade edilen cümlelerden
daha fazlasını içeren bir süreçtir. Bireyler, özellikle olumsuz mesajları sözel
olmayan bir biçimde ifade etme eğilimi gösterirler. Beden dili, jest ve
mimikler yoluyla çocuğunuza kızdığınızı söylemeden bunu ona iletirsiniz. Beden
diline karşı hassas olan çocuklar da bu tür mesajları alırlar ve ödev-ebeveyn
ilişkilerine gerginlik olarak eklerler. Ebeveynlerinden onlaylayıcı tutum
göremeyen çocuk, bir süre sonra ebeveyninin onu yeterince sevmediği algısını da
geliştirebilir. Doğal olarak, bunun da ders çalışma alışkanlığı kazandırma veya
okul başarısını arttırmaya hiçbir katkısı olmayacaktır.
Çocuğunuzun
Ödevlerini Yapmaktan Kaçının: Bazı
ebeveynler, çocuklarının tüm ödevlerini kendileri yaparlar. Burada, her ne
kadar amaçları çocuklarının
ödevlerini bitirmesini sağlamak ve yardım etmek olsa da aslında doğru bir tutum
sergilememektedirler. İlk olarak, ebeveyn, çocuğun ödevini tamamladığında çocuk
kendisini yetersiz hissedebilir. Bunun yanında, ödevlerini asla anne-babaları
kadar iyi yapamayacaklarını düşünüp büyük bir motivasyon kaybı yaşayabilirler.
Aynı zamanda bu durum çocuğun ebeveynine bağımlılığını arttırarak öz-güven
kaybı yaşamasına sebep olabilir.
Yaptığı Doğrulara Odaklanın: Çocuğunuz size kontrol etmeniz için
bir çalışmasını getirdiğinde ilk olarak onun doğrularına odaklanın. Problemleri
ne kadar iyi çözdüğünü, sözcükleri ne kadar iyi yazdığını vb. söyleyin. Yanlış
yaptığı şeyler için de; “ Eminim bununla ilgili konuyu dönüp bir kez daha
okusan ve soruyu tekrar kontrol etsen farklı bir şekilde cevaplayabilirsin”
diyebilirsiniz. Bu şekilde çocuk konuya tekrar çalışırken veya yanlış yaptığı
soruyu bir kez daha çözmeye uğraşırken yetersizlik ve suçluluk
hissetmeyecektir. Eğer en başta yanlış
olanları kontrol edip üzerine -, 0 gibi
işaretler koyar ve sinirlenirseniz çocuğunuz çalışmaya geri döndüğünde
yanlışları düzeltme ve çalışma isteği duymaktan çok ebeveyninin onayını
alamadığı için üzgün hissedebilir.
Çocuğunuz ödev yaparken, onun
yanında beklememeniz gerektiği gibi onu kontrol etmek için de arayı fazla
uzatmamalısınız. Örneğin; çözmesi gereken 50 soru varsa, 25.yi bitirdiğinde
yanına gidip kontrol edebilirsiniz. Çocuk hem bu şekilde küçük bir ara vermiş
olur hem de sizin doğrulara odaklanarak kontrol etme tutumunuz sayesinde derse
devam etmek için gerekli olan motivasyonu toplar.
Yorumlar
Yorum Gönder